Bu yazı Fehmi Koru’nun 26.12.2020 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.
https://fehmikoru.com/sizlere-bugun-bir-oyku-aktaracagim-bakin-bakalim-100-yilda-degisen-bir-sey-var-mi/
Elimizde roman, hikâye, piyes benzeri hayal edilen olayları anlatma sanatı, Yunanistan’da gelişmiştir. Daha önceleri ağızdan ağıza efsane, esatır gibi gerçekte olmayan anlatımlar vardır. Ancak onlar nakledilirken gerçekten olmuş gibi göstererek anlatılmıştı. İslamiyet’te de Mevlâna benzeri şairler hayali öyküleri anlatmışlardır. Osmanlıların son zamanlarında Avrupa ile yarış çabaları ortaya çıkmış klasik diyeceğimiz eserler ortaya çıkmıştır. Biz bunları okuyarak yetiştik.
Günümüzde gelişmiş olan teknik imkânlarla bunlar bir kazanç aracı yapılmış ve pek çok eser piyasaya sürülmektedir. Bugün Ömer Seyfettin gibi bir hikâye yazarını veya Yahya Kemal, Mehmet Akif seviyesinde şiir yazanları ben göremiyorum. Belki varlar ama bana etki etmiyor. Geçmiş, geçmiştir. Kredileşmeli ortaklık sisteminde edebiyat dediğimiz yazılı güzel sanat ne durum alacaktır? Ne yapacağız da bunları yaşatacağız?
Sanatkârlar sanat yapamayınca, sanatın yerine hakareti, düşmanlığı ve cinsi istismarı koymuşlardır. Onları okumaya vaktim olmadığı için fazla bir şey söylemeyeceğim. Ancak yazarların ortaklık düzeni içindeki durumları hakkında bir iki söz söyleyeyim.
Bugün Sermaye dolarıyla her tarafa hâkim olduğu gibi, yazarları da esir etmiştir. Yazarlar sanat yapma yerine patronlarını memnun etme çabası içindedirler. Onlar için okuyucu da önemli değildir. Sermaye onların yayın organlarını çeşitli yollarla desteklemektedir ve istediği gibi kullanmaktadır. Şeriat düzeninde yazarlar, kamu bütçesinden pay alırlar. Okuyucu sayısı nispetinde paya sahip olurlar. Dolayısıyla yazarlar okuyucularının istediklerini yazma çabasına girerler. Bu da bir demokrasidir. Demokrasi sadece oy vermek değildir. Demokrasi demek, halkın kendi istediğini sermayeye veya iktidara yaptırabilmesidir. İstediklerini yazdırabiliyorsa o takdirde demokrasi vardır demektir.
Bugün basın özgürlüğü vardır. Yani Sermaye özgürlüğü demektir. Doları varsa makineleri çalıştırır, yazarları finanse eder ve beşinci kuvvet olarak etki etme gücüne sahiptir. Basın özgürlüğü demek, sermaye özgürlüğü demektir. Yani iktidarın istediği değil, Sermaye’nin istediği olsun denmektedir. Şeriat düzeninde ise, ne iktidarın ne de Sermaye’nin istedikleri yazılsın; halkın istediği, okuyucunun istediği yazılsın diyoruz.
Her vatandaşa okuma hakkı tanınmıştır. Genel hizmet giderlerinden herkese okuma payı verilmektedir. Onlar hangi yazarın yazısını okuyorlarsa, okuma paylarını ona aktarmaktadırlar. Böylece basın ve yayın organları yazarlara bedel ödemeden sayfalarını doldurmaktadırlar. Yazarlar da patronları veya iktidarları değil, okuyucuları memnun edecek yazılar yazmaktadırlar.
Akevler’de böyle bir basın organının çıkması için defalarca denemeler yapılmış ama oralarda yazanlar Sermaye tarafından transfer edilerek, sömürü basını içinde erimişlerdir. www.akevler.org. web sitesi bunu yaşatmaya çalışmaktadır. Şeriat düzeninin yapacağı iki şeyden birincisi, bağımsız yazarların yazdıkları bir yayın organını çıkarma olacaktır.