Bu yazı Fehmi Koru’nun 30.01.2021 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.
https://fehmikoru.com/chpden-uc-milletvekilinin-istifasi-turk-siyasetinin-hayrina-olabilir/
Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkan Sermaye, Türkiye’de dinsiz bir Türkiye Devleti’ni kurup, onu kendisinin silahlı taşeronu yapmak ister. İstiklal Savaşı’nı bu şartla desteklerler. Mustafa Kemal ve arkadaşları bunu bilirler ve komutanlar bu şartlar içinde İstiklal Savaşı’na girişirler. Bunlara dinsizleştirme sözünü vermezler ama inkılapları yapmaya sözler de verirler. Sermaye bu inkılaplar ile Türkiye’nin dinsiz hale gelebileceğine kanaat getirir ve kabul eder. Askerler ise inkılapların İslam şeriatına aykırı bir yanı olmadığını bilerek inkılapları yaparlar. Osmanlı’nın son dönemlerinde Batı’dan aktarılıp şeriat adına uygulanan yasaları kaldırarak Meclis’ten millet adına diyerek kabul ederler.
Mustafa Kemal 1923’te “Muasır medeniyetler bütün icapları yerine getirilecektir.” der. Batılılara “İnkılapları yapacağız.” sözünü verir. 1933’te “Size vadettiklerimin hepsini yerine getirdik.” diyerek yeni bir düzene girileceğini ilan eder. Sermaye İnönü’yü uzaklaştırıp yerine Celal Bayar’ı getirir. Mustafa Kemal’in ölmesiyle Mareşal Çakmak, İnönü’yü Cumhurbaşkanı yapar. 2. Cihan Savaşı’na girmeyen İnönü Türkiye’ye serbest seçimi getirir. Sermaye Celal Bayar’a Cumhuriyeti teslim eder.
Celal Bayar Menderes ile çalışır. Menderes halk tarafından kabullenilir ve Celal Bayar etkisiz kalır. Bunun üzerine 1960 müdahalesi gerçekleşir. İnönü devreye girer, çok partili sistem Türkiye’ye yerleşir. Hâsılı Türkiye’de bugüne kadar Cumhuriyet Halk Partisi hep etkili olur ve etkili kalır. Ancak iktidara Milli Selamet Partisi ile koalisyon yaparak gelebilir.
Son olarak Kemal Kılıçdaroğlu CHP’ye başkan yapılır. Düşünülen onun aracılığıyla CHP’nin Kemal Derviş’e devredilmesidir. Baykal’ın siyasetiyle bu devrin istenilse de başarılamadığından uygun isim olarak Kemal Kılıçdaroğlu seçilmiştir. Kılıçdaroğlu Dersim’de zulüm görmüş bir gruba mensup olduğu halde Cumhuriyete sadık bir siyaset içinde başarılı başkanlık yapar. İstenilen gerçekleşmez. Şimdi onu parçalamak için değişik kimseler devreye çıkarılıyor. Muharrem İnce’nin hangi gruptan olduğu örneğin İslamcı olup olmadığı, İslam’a karşı olup olmadığı net olarak belli değildir. Gerektiğinde Sermaye ona nasıl talimat verirse öyle hareket edebilir.
Bana göre bu aşamada üç milletvekilinin CHP’den istifası ve kurulacak ikinci partiye katılmaları tamamen Sermaye’nin bir tezgâhı gibi görünüyor. Demek ki sonunda Kemal Derviş veya benzeri biri o partinin başkanı olacaktır. Muharrem İnce de Baykal gibi devre dışı yapılacaktır. Bütün bun gelişmeler AK Parti’nin işine gelebilir. Ancak bu oyun esasen Erdoğan’a karşı oynanmaktadır. Erdoğan yıpratılmaya devam edilecek, Türkiye dış borçla batacak hale getirilecek, başka çare kalmadığı için ordu da Kemal Derviş ve/veya benzerlerine razı edilecek, Sermaye yapmak istediğini gerçekleştirecektir.
İşte bu oyunu herkes görmelidir. CHP dâhil bütün partiler bu oyuna gelmemeli ve Türkiye varlığını sürdürmelidir. Bunun için başta Erdoğan’ın Parti başkanlığını veya Cumhurbaşkanlığını bırakması gerekmektedir. Parti başkanlığını bırakırsa bütün partiler gelecek seçimde Erdoğan’a oy verebilirler, verirler. Bütün mesele Erdoğan’ın güçlü başkan olmasıdır. Demokrasi Mecliste devam ettirilmelidir. Kabine/hükümet milli mutabakat ile oluşmalıdır.
Akevler’in yayınlarında bu tür oyunlar anlatıldığı gibi bu oyunlara karşı öneriler ve uygulama şekli defalarca yer almıştır. Bugünkü üç milletvekilinin istifası ve Muharrem İnce’nin de şartlı olarak yeni partinin başına getirilmesi oyunlara bağlı söylentileri doğruladığı gibi çözüme yönelik varsayımlarımızı da onaylamaktadır.