Bu yazı Fehmi Koru’nun 23.03.2021 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.
https://fehmikoru.com/ongorulemez-bir-ulke-olmanin-zorluklarini-yasiyoruz/
Bir düzende düzen varsa yani parçalar belli kurallarla hareket ediyorsa o düzende silm vardır demektir. Yok, eğer parçaların hareketleri gelişi güzelse, rastlantıyla oluyorsa orada fesat var demektir. Topluluktaki silme şeriat diyoruz. Herkes kendisi için koyduğu kurallara göre hareket eder ama kuralları koymak ve ona uymak zorundadır. İçtihat demek bu demektir. Eğer kurallar arasında beraberlik sağlanıyorsa buna icma diyoruz. Topluluk icma ile sabit olan kurallara uymak zorundadır. Tekrar ediyorum insan yaşamak istediği kuralları kendisi koyar. Bu onun özgürlüğüdür. Batılılar buna demokrasi diyorlar. Onlarda demokrasinin adı vardır ama kendisi yoktur. Bizde ise icma ve içtihat müesseseleriyle kendisi vardır. AK Parti’nin yaptığı icraatların hiçbirisi kendi kararı değildir. Dolar gücüyle baskı yapan Sermaye ona böyle çelişkili kararlar aldırmaktadır. Bugün söylediğinin aksini yarın söylemektedir. Ayasofya bunun örneğidir. Sermaye bunu niçin yaptırmaktadır? Sermaye bunu Türkiye’de düzen olmasın, kurallar olmasın, anarşi olsun ve Türkiye zor duruma düşsün ve sonra Osmanlı İmparatorluğu’nu yıktığı gibi Türkiye’yi de yıkabilsin ve Sevr’i uygulayabilsin diye yaptırmaktadır. Çünkü Türkiye dinsizleşecekti ama dinsizleşmedi.
Koru’nun saydıkları, ülke için bir zararlıysa AK Parti için iki kat zararlıdır. Zaten hedef önce AK Parti’yi yıkmak sonra da devletimizi yıkmaktır. Devleti yıkma hedefi ikinci aşamadır. Sermaye’nin Türkiye’de bu yaptırdıklarını kritik etmenin bir yararı yoktur. İstediği kararları alan bir bakan değişti diye dolar fırlamaya başladı. O halde bütün sorun dolara çare bulmadır. Dolara tapmaya devam ettiğimiz müddetçe şirk içinde olacağız ve sonumuz hiçbir zaman aydın olmayacaktır.
Dolar faizli sistemin yakıtıdır. Dolar olmazsa faizli düzen varlığını sürdüremez. Kredileşmeli sistem gelmediği müddetçe faizli sistem de devam etmezse ölüm demektir. Ne kadar zehirli olursa olsun eğer başka yiyecek yoksa önümüze çıkan bir besini yemek zorundayız. Yoksa açlıktan ölürüz. Yemeyip açlıktan ölmektense yiyip zehirlenmek tercih edilir. Çünkü zehirli yemeği yemek mümkün ama açlığı çekmek mümkün değil. Mümkün muhala tercih edilir.
Bizim sorunumuz dış borçtur, dolar değildir. Biz kredileşmeli ortaklık sistemini kurarsak faizin kendisi kalkmaz ama etkisi kalkar. Faiz duradursun biz çalışıp yaşamaya devam ederiz. Yazarlarımızın kötülükleri anlatmasıyla kötülükler gitmez. Karanlık kamçılarla, sopalarla kovulamaz. Tam tersine sallanan sopalar eşyayı tahrip eder ve insanları da sopalar ama bir mum yakarsanız ortalık aydınlanır ve karanlık defolup gider. Bugünkü yazarlarımız Koru ve Diler sadece karanlıklarda sopa sallamaktalar. Boşa çabadır. Hiçbirisi akevler.org’da yayınlanan çözümleri ağzına alamıyor. Çünkü alsalar sonuçta kapanırlar. Bana göre kapanmayı göze alıp Akevler.org’daki yazıları duyurmalıdırlar. Reşat Erol Milli Gazete’de yazmaktadır ama Milli Gazete varlığını sürdürmektedir. İşe yaramadıktan sonra var olmanın anlamı nedir? Okuyucularımızın bunu takdir etmesi ve bu gazeteleri okudukları gibi Akevler.org’u da okumaları gerekir.
Yeni Anayasa Askeri Düzen Hukuku ile Sivil Düzen ve Hukuku Nasıl Olmalıdır.
https://youtu.be/1F2kryiJDsg