“İza zülzileti’l-erdu zilzaleha” (Zelzele Suresi)-16
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
“Ve Allah fasıklar kavmine rehberlik etmez.” (Tevbe Suresi, ayet 80)
Kavim olarak fasık olmak demek kavim olarak Allah’ın kurallarını kural haline getirmemek demektir. Böyle bir kavme Allah rehberlik etmeyecektir. Siz Allah’ın kurallarını kurallarınız haline getiren bir kavim olma çabasındaysanız Allah size yardım edecektir.
‘Elhamdülillah Müslümanım’ der, Allah’ın kurallarını gayet iyi bilir ama şarap içer, yalan söyler, zina eder. İşte o kimse fasıktır.
‘Elhamdülillah Müslümanım’ der, Allah’ın kurallarını gayet iyi bilir ama bu kuralların çağımızda uygulanamayacağını söyler, günümüzde onları uygulamak imkansızdır der, onları görmezden gelir ve uygulamaz. İşte o kimse hem küfretmiştir hem de fasıktır.
Topluluk olarak Allah’ın indirdiği kurallar ile hükmetme yerine Allah’ı görmezden gelen Batı’nın ve özellikle AB’nin dayattığı kurallarla, kanunlarla davalarını görürler.
İşte bu topluluk fasıktır.
Allah “çoğunluğa uyma” demektedir.
Bu yani çoğunluğa uymamak Allah’ın kuralı değil midir?
Bu kuralı terk etmek veya bu kurala ısrar ve inatla uymamak fısk değil midir?
Alnı secdeden kalkmayan müslim kardeşlerimiz bile çoğunluğu ele geçirme fıskına düşmektedirler. Bunun için vesenlere yani çağımızın putlarına hizmet etmekte, %50+1 bizim olsun da diğer %50-1’i biz kontrol altında tutalım, onlar bize ve davamıza zarar vermesin demektedirler. Çoğunluğu elde tutup kendilerini güvende hissetmeyi istemekte, davayı çoğunlukla koruyacaklarını düşünmekte, seçimlerde bu nedenle sıkı çalışıp diğer tarafa çoğunluğu kaptırmamayı telkin etmektedirler.
Oysa çoğunluğu ele geçirmek bizi korumayacaktır; bizi Allah koruyacaktır.
Biz doğru işler yaparsak ve bu doğru işlerin sonucu olarak Allah’ın dininin (düzeninin) güzel örneğini verme çabası içinde olursak Allah bizi koruyacaktır.
Bizi rahat bırakmayacaklar diye çoğunluğu ele geçirmek için çalışmak bu nedenle çok tehlikeli bir düşüncedir. Bu düşünce ve amel Allah’a güvenmemek demektir.
Hakka ulaşmak için batıl içinde çabalamak doğru değildir.
İnsanların çoğunluğu zanla hareket ederler. Bu nedenle çoğunluğu kazanmak realiteye değil algıya bakar. Sürekli karşı tarafı kötülemeye, yaptığınız işleri her zaman çok iyi göstermeye, hatasız olduğunuza kalabalıkları ikna etmeye dayanır.
Zamanında meydanlarda döner ekmek dağıtılarak çok ciddi oy potansiyeli oluşturulması bunun tipik bir örneğidir.
Çoğunluğu ele geçirmeye çalışmak adeta bir oyundur.
Bu oyunun içinde çabalamak da fısktır.
Fısk riczi getirir. (RİCZ ile FISK nedir? onları 7’ici yazıda yazdık o yazıya bakınız.)
Salgınlarla (koronavirüs vesaire), müsilajla, yangınlarla, ekonomik krizlerle boğuşursunuz ama bunların aslında riczin dalgaları olduğunu anlamazsınız bile.
Oysa Kur’an bunu çok açık bir biçimde anlatmaktadır.
Bunlara rağmen fısklar devam ederse çok daha büyük sıkıntılar gelecek, rİcz devam edecektir.
Maalesef görünen odur ki; insanlar bu uyarılarla ilgilenmemekte, FISK içinde hayatlarını sürdürmektedirler. Allah’ın kurallarına aykırı kurallar koymakta; uygulayabilecekleri ve uyabilecekleri halde de Allah’ın kurallarına uymamaktadırlar. Bu nedenle RİCZ devam edecektir ve değişik dalgalar şeklinde gelecektir.
Bu nedenle fıskın olmadığı bir topluluk içinde Allah’ın kurallarını uygulamanın bir örneğini vermemiz gerekir.
İsteyen katılır, isteyen şirk ve fısk içinde yaşamayı tercih eder.
(Devamı var…)