Özer Ataç
Dünyanın Bütün Kadınları
11.03.2023
1322 Okunma, 0 Yorum

Başlığı aşan durumla karşı karşıyayız; biliyorsunuz,   şefkatte sabırlı dünyamız,  yumuşak ışıklı Ay’ımız da   “kadın” kısmından.  Dahası var,  ‘karanlık madde’ bile dişil özellikli.  Yani evrenimizdeki  bütün cevherler , kaynaklar  dişil işlevli. Onlardan “sadır” olan erillikler, koşul ve ihtiyaçlara göre  kendi dizgesinde başkalaşımla  sağlanıyor.

Bilindiği gibi  insan hücresinde 23 çift  kromozom var.  Bütün kromozomlar organizmanın temel kalıtım yazılımı (genomlarla) yüklü.  Kromozomların  22  çifti X,X  eşeysiz  kod listesini;  sonuncu 23 cüsü  X,Y  eşeyli  kodu oluşturuyor.  X dişil, Y ise eril  işlevi temsil ediyor.  Kararlı hale gelen bu oluşum,  türleri oluşturup  milyonlarca yıl devam ettiriyor. (1)  

Canlılardaki bu  “serüven”, mikro biyolog,  nöro biyologlara göre  166 milyon yıl önce başlamış. Şimdilerde oluşumun istisnası olan Y  giderek  küçülürken ve    X ‘e göre içinde taşıdığı gen miktarı kısıtlı olması sebebiyle  bilim insanlarını merak salmış:  

-‘Acaba uzun gelecekte erillik tükenecek mi; insan soyu bitecek mi?’ diye.

Eril işlevin ortadan kalkma kaygısı  araştırmacıları  olasılıklar açısından ikiye ayırmış;   biri,   Y (eril) işlevin biteceğini,  X ‘e “rücu” edeceğini;   diğeri,  J.F.Hughes başkanlığındaki bilim grubu “tükenme”  bulgularının aksi kanıtlarını bulmuş.  Yani ‘Y kromozomu yoluna devam edecek,’  demişler.

Bunları aktarmamın sebebi,  çağımızda etkisi  giderek artan dişil işlevin  görülmeyen zeminini  işaret etmek içindi.

*

Merak edenler bilir; İlki 28.Şubat. 1909 yılında  New Yorkt’ta  ‘Kadın Günü’ düzenlenmiş; bir yıl sonra, ‘Uluslararası Sosyalist Kadın Konferansı’ ile her yıl  ‘Kadınlar Günü” düzenlenmesi   kararlaştırılmış.

Devamında,  1917 yılında,  Sovyet Rusya’da sosyalist devrimi inşaya katılan  kadınlar, siyasi oy hakkı kazanmış;  her yılın 8 martı   ‘ulusal bayram’ ilan edilmişti.  Derken,  1967 yılında, ‘Dünya Feminist Hareketi’,  kutlamaları sahiplenerek batı ülkelerinde  “günün” etkisini  artmasını sağlamış. Sonunda, 1975 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kutlanmaya başlanıp; giderek üye ülkeler kutlamaları  “yerli”  değerlere uyumlu olarak  kayda alınmış.

İşin özünde insanlığın tarihsel iktidar  savaşlarında, kadının eksik olmayan etkisine karşın, adaletsizliğin kesif olduğu ortamlarda oluşan karartmanın çözülmemesi var. Çünkü   insanın diğer insanlarla savaşırken, ortaya çıkan ‘asalet’in yanında, yaşanılan acı ve zulmün kalıtları silinmiyor. Bu da adaletsizliğin insanlığa  “sağdan yanaşma” olanaklarını ele geçirmesi demektir. (2)  Sosyalist mücadelede kadının katkısı  önlenemez şekilde öne çıkma temayülü gösterse de ilerlemiyor; yönetimlerin görünen yüzlerinde eril suretler hakimiyeti devam ediyor. Eşzamanlı olarak, “kendine demokratik”  ülkelerdeki karartmalar ise seyrelme eğiliminde.